Mimarlık, estetik ve işlevselliği bir bütün halinde ele alan, bu çerçevede yapılar ve mekanlar oluşturan bilim ve sanat dalıdır.
İnsanlar en başından beri doğadan ilham alarak tasarımlarını sürdürmüştür. Bu sebeple mimarlıkta biyomimikri tarzı her zaman kullanılan bir tarzdır çünkü doğa insanın görmek istediği estetiği bünyesinde barındırmaktadır. Bununla beraber teknolojinin gelişmesi ve yeni yöntemlerin keşfedilmesi biyomimikri mimarisinin şekilden öte geçmesini sağlayarak ona işlevsel bir boyut kazandırmıştır. Bu yüzden Biyomimikri mimarisinin esası şekilsellik ve fonksiyonelliğin bütünleşmesidir.
Biyomimikri tasarımlar, kendini zamanla onarabilme, en az enerji ve malzeme ile en fazla verim elde etme, geri dönüştürülebilme, estetik, sürdürülebilirlik ve dayanıklılık gibi konularda ciddi öneme sahiptir.“Mimaride Biomimicry” adlı kitabın yazarı Michael Pawlyn, biyomimikri kavramını, atıksız bir dünya için en iyi inovasyon kaynağı şeklinde tanımlamaktadır.
Çukurdan Cennete
Eden Projesi, İngiltere Cornwall’de yer alan ve dünyanın en büyük serası olarak bilinen bir çevre kompleksidir. Projenin fikir aşaması 1995 yılında başlar ve kil tabakasından oluşan bu çukurlar zamanla harika bir mimari tasarıma dönüşür.
Zeminin düzensiz çukurlardan oluşması proje tasarımın dev kabarcıklar şeklinde yapılmasını sağlamıştır. Çünkü bu şekilde tasarlanan kabarcıklar çukurlara kolaylıkla yerleşebilmektedir. 1996 yılında yapım aşamasına başlanan proje zeminden kaynaklı yağış sularının birikimi nedeniyle çok sorun oluşturmuştur. Özel bir drenaj sistemi tasarlanmış ve özel iskele sistemi kullanılmıştır.
Karşılaşılan Mühendislik Zorlukları ile ilgili video;
Eşsiz bir sürdürülebilir mimari örneği olan bu proje, büyük bitişik kubbelerle çevrilmiş biyomlardan oluşmaktadır. Bu biyomlar, beşgen ve altıgen şeklinde şişirilmiş plastik hücrelerden oluşur. Biyomların ilki tropikal yağmur biyomu, ikincisi ise Akdeniz biyomunu temsil eder. Bu biyomların içinde doğal ortamları yakalanarak yetiştirilen yüzlerce bitki türü vardır. Her bitkinin ihtiyaç duyduğu toprak tek tek kendi ülkelerinden taşınarak getirilir. Bu sayede aslında bir arada görmenin mümkün olamayacağı farklı coğrafyalarda ki bitki türleri ziyaretçilere sunulur. Hayli uzun ve maliyetli bir sürecin sonunda 2001 Mart ayında törenle açılır.

Eden Projesinin yaratıcıları, projenin bir sera koleksiyonundan fazlası olduğuna inanırlar. Misyonları, sürdürülebilir bir gelecek yakalayabilmek için insan ve bitki arasında ki hayati ilişkiyi anlayabilmektir. Bu amaçla insanlara çevre sorunları ve sürdürülebilir yaşam hakkında bilgilendirici atölye çalışmaları yapılmakta, özel etkinlikler düzenlenmektedir.
Sanatsal faaliyetleri ile de ön planda olan Eden Projesi, bitkiler ile ilgili farkındalık oluştururken bir yandan da Müzik, heykel gibi sanat aktivitelerine yer vermektedir.
Her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan ve unutulmaz anlar yaşatan Eden, kendini yenileyerek daha fazla ziyaretçi beklemektedir.
Bizi Takip Edin!